hep optimist oldum, bu zamana kadar her olayın pozitif yönüne, olumlu taraflarına odaklanmaya çalıştım, oralardan yürüdüm, hayatımı hep insanlar için iyilik isteyerek ve yaparak geçirdim bu zamana kadar. belki beni bilen vardır, insanlara yaklaşımımı, tavrımı vs...
bu son olay bende biraz travmatik bir durum oluşturdu galiba, tanklar ve uçaklar, hepsini birebir yaşadım, sokaklara dökülen insanların bağırmaları, kornalar, hepsinin içindeydim. uçaklar geçerken sonik patlama sesleri geldiğinde açık balkon kapısının perdeleri fırtına varmış gibi uçuştu, her şey evin içinde gibiydi sanki, neyse, daha fazla detay vermiyim. ben internetten özellikle okumadım hiçbir yazı, facebook'ta önüme gelen ve merakımı çok cezbeden bazı yazıları falan okudum, bazı videoları izledim sadece, tamamen bilgi almak amaçlı, yoksa komplo teorileri geliştirmeye yönelik değil.
cumartesi sabahı geç uyandım, çünkü neredeyse sabaha kadar uyanıktım. baktım sokağa çıkma yasağı falan kalmamış, kahvaltı yapmadan daha markete gittim, bir büyük cin aldım eve geldim. 2 tane tost yaptım kendime, yanında ağlayarak cinimi içtim. o gün akşamüstü civarı uyudum, pazar yine devam. pazartesi 2 haftalık iznimin ardından işteki ilk günümdü, hiç verim alamıyorum, 3 gündür midemdeki aşırı yanma ve bulanmadan ötürü dün gece birkaç kere aralıklarla kustum, bu sabah hastanede reflü teşhisi kondu, izinliyim.
yani söylemek istediğim; optimistlik bir yere kadar gidiyor, herkesin bir psikolojisi ve ruhu var, kırılmalar olmuştur eminim ki herkeste bu olaydan sonra.
umut diyecek olursam da, ülke'ye dair umudum hep vardı, seçimlerden sonra üzülsem ağlasam da, hep oldu. bu olaydan sonra boşa bağladım, boş verdim artık tamamen. elimdeki umudum ise, yurtdışına çıkmak, orada yaşamak. şu anda haftasonundan beri girdiğim araştırma modundayım hala. bakıyorum, fırsatları kolluyorum. bundan önce de yurtdışında çalışmak için atılımlarım olmuştu, ama kariyer için, daha iyi kazanabilmek, kendimi geliştirebilmek, belki eğitimime yurtdışında devam edebilmek için. ancak şu anda farklı etmenler de işin içine girdi artık.
bu şekilde düşünmeseniz bile çoğunuz çok güzel insanlarsınız, kendi hayatınıza, ne kadar düzgün ve güzel varlıklar olduğunuza bir daha bakın. ilerinizi hayal etmeye çalışın mevcut durumda, ihtimalleri şöyle bir gözden geçirin. sizin için hangi tünelin sonunda ışık varsa oraya yönelin. ben şahsen bu tünelin sonunda ışığı gördüm, artık o bir tren mi çıkar, yoksa gün ışığı mı bilemiyorum. kişisel analizim beni buraya getirdi. siz de bir değerlendirme yapacak olursanız eminim ki birkaç ihtimal arasından kendiniz için en uygun, en güçlü olanı farkedeceksiniz. ona yönelin, köklü değişiklik de gerektirse, sonundaki ışığa kitlenin. hayatınızı bir kere yaşıyorsunuz, ışıkta yaşayın.
belli ki herkes benim gibi düşünmüyor, ama ben birlik olamıyorsak (bu zamana kadar olamadık), artık bireysel davranmam gerektiğini hissediyorum. bu şekilde düşünüyorum. ha ileride neler olur bilinmez, belki bişeyler düzelir, belki daha kötüye gider, ama ben artık bu ülkeye ait hissedemiyorum kendimi maalesef.
not: bu konuda böyle detaylı hiç yazmadım daha önce, burası ilk belki de son yorum yazdığım yer olur. birini üzdüysem affola, her gerçek doğru ya da güzel değil ne yazık ki.
0